Rize Mutlu Sonlu Masöz Bayanlar

Rize Mutlu Sonlu Masöz

Elizabeth, “Efendim?” diyor. Sonra, gö sterinin adının “Kozmik Felaketler” olduğunu anlıyor. Lazeryum ise onda bir cüzamlılar kolonisinden başka hiçbir şey çağrıştırmıyor. Kız, “Lazeryum dört on beşte” diyor. Elizabeth, “Öyleyse Kozmik Felaketler” diyor. Lazeryum dedikleri her her neyse, çok geç başlıyor. Lobide kitapçı dü kkânının Rize Mutlu Sonlu Masöz  vitrinindeki kitapların kapaklarına bakıyor: Yıldızlar Herkesindir. Evren. Kara Delikler. Elizabeth aslabir zaman yıldızlara pek yakın hissetmemiştir kendini.

Oditoryum  kubbeli  bir  yapı.  I˙nsan  burada  kendisini  bir  memenin  içinde  şeklinde  hissediyor. Elizabeth kubbenin gö kyü zü nü  simgelemesi gerektiğini biliyor. O¨ yleyken, kendini boğulacak benzer biçimde hissediyor. Pelü ş koltukta arkasına yaslanıyor, gö zlerini tavana dikiyor. Tavan boş ama hafif bir ışıkla aydınlatılmış. Çevredeki çocuklar kıpır kıpır, cıvıldaşıp duruyorlar. Derken ışıklar sönüyor, çocuklar sus pus oluyor.

Rize Mutlu Sonlu Masöz

şimal Yıldızı: Kü çü k, beyaz bir ok şimal Yıldızı’nı gö steriyor. Ses hızlanıyor, yıldızlar Kutup çevresinde dö nü yor. Ses eski insanoğluın daha başka inançları da vardı diyor. Derken tekinsiz bir mü zik duyuluyor.  Gü n batımı. Toronto’nun silueti bü tü n ufku kaplıyor. I˙şte şimdi Park Plazza yanı başındaki dev Hyatt Regency binasıyla kıyaslanıyor. Doğuya doğru BRITANRIICA, Sutton Place, Meteoroloji binası, CN Kulesi. Bu yeryüzünün görünümü.

Bir ses onlara Toronto’nun siluetini gö rdü klerim sö ylü yor. Planetaryum’un tepesinde durup baksalardı, Toronto işte bö yle gö rü necekti. Elizabeth’in yanında oturan oğlan, “Hey, pek de temizmiş!” diyor, Oğlan balonlu çiklet ışıyor. Elizabeth onu yanında hissediyor; ılık, gü ven tazeleyici bir varlık. Lastik tenis ayakkabıları.

Ufkun batısındaki ışık soluyor, yıldızlar parıldamaya başlıyor. Ses takımyıldızların adlarım sayıyor: Bü yü k Ayı, Kü çü k Ayı, Koltuk Takımyıldızı, Oriyon, U¨ lker. Ses eski insanların ö lü nce yıldız veya takımyıldız olacaklarına inandıklarını sö ylü yor. Bu pek şiirsel bir dü şü nce ama gerçek değil, kuşkusuz. Yıldızlar gerçekte eski insanoğluın hayal ettiğinden çok daha harikulade ve şaşırtıcı. Onlar alev alev yanan gaz topları. Ses bu defa bir rakamlar ve uzaklıklar rapsodisine girişiyor. Rapsodi süresince Elizabeth kulaklarını tıkıyor söylenenlere.